Akademik açıdan eğitime bakacak olursak, Türkiye’de ezberci bir eğitim sistemi olduğunu gözlemlemekteyiz. Lise ve ilkokul düzeyinde öğrencilere verilen bilgiler her ne kadar üniversiteye hazırlanırken ve üniversite yıllarımızın ilk dönemlerinde bize yardımcı olacak derecede hazırlansa da genel hayata bizleri hazırlayacak seviyede değildir. Bizler bu eğitimler ve isteklerimiz doğrultusunda mesleğimizi seçeceğimiz için daha çok pratik üzerinden gidilmelidir. Ezberci eğitim sisteminin dışında, pratiğe dayalı eğitim yollarının tercih edilmesi, biz öğrencileri geleceğe ve o an içinde yaşadığımız hayata daha iyi hazırlayacaktır. Örneğin, derslerde verilecek bir örneğin öğrenciler tarafından benimsenen rollerle canlandırılması, gerçek hayatta da karşılaşılacak sorunların çözümünde yardımcı olacaktır. İnsan ilişkilerini daha iyi tanıma, gözlemleme ve kriz çözme becerilerini geliştirecektir. Bu durumlarla önceden karşılaşmamız bu gibi durumlara yabancılaşmamamızı sağlayarak daha iyi üstesinden gelmemizi sağlayacaktır.
Ayrıca eğitim sistemimiz yaratıcılık ve analitik düşünme gibi güncel ve global ihtiyaçlara yönelik değildir. Gelişen teknolojiyle beraber, insanlara artık iş gücünde kendini tekrar eden pozisyonlarda değil; yaratıcılık, inovasyon ve sorun çözme alanlarında ihtiyaç duyulmaktadır. Ancak eğitim sistemimiz, gençlere yenilik ve gelişim ortamı sunmadığından bu alanlarda da eksiklikler görülmektedir. Kişisel gelişimi daha çok teşvik eden, müfredat dışı etkinliklerde başarılar gösteren öğrencileri ödüllendiren ve bu öğrencilere proje tamamlama yeteneği kazandıran bir sistem günümüzdeki eğitim sisteminden çok daha başarılı olacaktır.
Bir diğer sorun ise, eğitim sistemimizin öğrencileri aynı anda farklı alanlarda etkinlik gösteremeyecek şekilde eğitmesidir. Günümüz dünyasında var olan işler eskiye göre daha geniş alanlara yayılmakta ve çalışan insanların da bu anlayışa sahip olması gerekmektedir. Ancak, kendini geliştiremeyip sadece akademik başarıyı önemseyen gençlerin iş ve genel hayatlarında sıkıntı yaşamasına sebep olacaktır. Daha geniş ve farklı alanlara sahip insanlar, karşılaştıkları herhangi bir soruna kolayca çözüm bulabilir.
Bu gibi sebeplerden dolayı okullardaki eğitim bizleri ne günlük hayatımıza ne de iş hayatımıza hazırlamakta, aksine kendi isteklerimizi ve ilgi alanlarımızı kısıtlamaktadır. İlerideki hayatımızda yaşayabileceğimiz şeylerle önceden yüzleşmemizi engellemekle birlikte, bizi bu ortama yabancılaştırır. Eğitimin asıl amacı bizlere bu olayları önceden göstererek aşina olmamızı sağlamaktır. Eğer okullardaki eğitim sisteminde bu sağlanırsa bunlar bizi hayata hazırlar ve geleceğe taşır. Bu yüzden okullarda eğitimin daha günlük hayata yönelik, pratiğe dayalı, gündemi ve geleceği takip eden düzeyde olması gerekmektedir. Bizler ileride karşılaşacağımız sorunları ve durumları önceden görüp bilirsek, ileride adımlarımızı daha sağlam şekilde atabiliriz.