Bugün de her zamanki gibi sıkıcı ve monoton bir sabaha uyandım. Sabah aynı saatte kalkıp, aynı saatte aynı servise binip, aynı saatte okula varmak benim için bir süre sonra normal bir durum haline gelmişti. Alışmıştım artık bir sonraki günü bir önceki gün gibi yaşamaya. Ama bugünün her zamanki gibi olmayacağını nerden bilebilirdim ki? Ne kadar okulun son teneffüsüne kadar her şey aynı olsa da sonrasında bir değişiklik olması bile şaşırtıcı bir durumdu benim için.
Hediye paketiyle kaplı bir kutu vardı dolabımda. Nereden geldiği, kimden geldiği belli olmayan bir kutu. Son teneffüse kadar sadece kitaplarımla dolu olan dolabımda ek olarak bir de mor renk bir paketle kaplı sürpriz bir kutu duruyordu. Kutunun üstünde küçük, kare şeklinde bir kâğıdın üstünde bir şeyler yazıyordu. Fakat alamadım elime kutuyu, okuyamadım notu. Arkamdan gelen bir sesle ismimi duydum ve bu ses dolabın kapağını hızlı bir şekilde kapatmama neden oldu. Bana seslenen arkadaşımdan sonra da derse yetişmek için dolaba geri dönemedim, hızlı bir şekilde merdiven basamaklarından çıktım. Ders boyunca aklımda dönüp duran tek düşünce kimin verdiği belirsiz o gizli saklı kutuydu. Eve her zaman okul servisine binip giderdim. Hep aynı saatte aynı servise. Fakat bu sefer okul servisine binmek yerine bir farklılık yapıp otobüse binmiştim. Evin önünde inmek yerine evimizin yakınlarında bulunan pastanede indim. Okul zamanı hiç çıkmazdım dışarı. Okuldan sonra pastaneye gitmek benim için nadir bir durumdu. Evimizin yakınındaki pastanede favori tatlım ise en çok sevdiğim karamelli dondurmaydı. Yazın neredeyse her gün gitsem de okul zamanı gitmek şaşırtıcı bir durumdu. Masanın üstünde mor renk hediye paketli kutu, sağ elimde bir külah içinde üstü çikolata soslu kaplı iki büyük top karamelli dondurma, sol elimde ise dolabımın içinde bulduğum, kutunun üstündeki küçük kare parçasına yazılan not duruyordu. Ben notu okurken, fark etmemişim, sağ elimde duran dondurma erimeye başlamış, elime doğru damlamıştı.
Dondurmayı olabildiğince kısa sürede bitirip hemen kutuyu açtım. Elime damlayan dondurmayı kutu açıldıktan sonra fark ettiğim için istemeden okul üniformama bulaştırmışım. Rengi mor olan paketi açtım, bu sefer içinden sarı renkli hediye paketiyle sarılı bir kutu duruyordu. Kutunun içinden kutu çıkmıştı. O kutuyu da açtım. Bu sefer içinde yine sarı hediye paketiyle kaplı bir zarf duruyordu. Hediye paketini açtığımda gözlerime inanamadım. Hediye paketinin içindeki zarfta köşeleri biraz kırışmış bir şekilde duran bir fotoğraf vardı.
Zarfın içinden çıkan fotoğraf ilk gördüğüm andan beni şok etti. Kendime gelmem biraz zaman aldı. Fotoğraftaki şey uzun bir süre önce kaybettiğim, manevi değeri benim için çok yüksek olan tükenmez kalemim vardı. Bu tükenmez kalemi bana en yakın arkadaşım doğum günümde hediye etmişti, üstünde de ismim yazıyordu. Şaşırtıcı olan şey ise kalemimin sınıftaki iyi anlaştığım arkadaşlarımın elinde durmasıydı. Kaybolmamıştı besbelli, düpedüz hırsızlıktı yaptıkları. Çok sinirlendiğim için ne yapacağımı bilemedim.
Ertesi gün sabahı sinirli bir şekilde okula gittim. Yanlarına gittiğimde fotoğrafı görünce ne yapacaklarını bilemediler. Bir şey söylemek için bahane aramışlardı kendince. O an çok sinirli olduğumdan sonunda gerçeği söylemek zorunda kaldılar. Değerli kalemimi geri verdiler. O günden sonra hem yakınlığımız kesildi hem de insanlara o kadar kolayca hiç güvenemedim.