Eşitlik ve adalet kavramları yüzyıllardır bizim fark edemeyeceğimiz şekilde de olsa birbirine girerek aklımızı karıştırmıştır bazen karar vermelerde bazen de muhakeme yeteneğimizde.
Öncelikle indirgediğimiz seviyedeki kelime anlamlarından başlayalım. Eşitlik: insandan insan göre değişen göreceli bir algıdır. Adalet ise eşitliğe nazaran daha az oranda çıkar ilişkisi içeren daha çok bireysel adalete değil toplumsal sorunların getirdiği çözümlerle uğraşan ve bunu yaparken gerçek eşitlikten faydalanan bir algıdır.
Tabii ki de her insana eşit davranmak eşit olmak değildir. O sağladığımız eşitliğinde öncesinde gelen bir nedenleri vardır. Belki biri yatarak o eşitlik hakkından faydalanmıştır biri de gecesini gündüzüne katarak. Olay eşit olmak değildir, olay adaleti kullanarak eşit olabilmektir. Bunun örneklerini maalesef hayatımızda siyaset dalından yoğunca görüyoruz. Kimileri kayıtlı olduğu parti için, halk için bir şeylerle uğraşırken diğer taraftan öbür ‘’milletvekili’’ çoğu zamanını oturarak geçiriyor ve ay sonunda aldıkları karşılık aynı. Buna eşit olmak deniyor işte, fakat adaletli olsaydık bunun toplum üzerindeki etkisi nasıl olurdu?
Eşitliğin yerini adalet alsaydı huzur ortamı sağlanabilirdi, olağan bir ortam varsa daha kaliteli hale getirilebilirdi. Tabii ki her insan eşit değildir her insanın kendine göre zaafları ve iyi oldukları noktalar vardır işte adalet bunun içindir, eşitlik her insanı aynı kılar ve bir ayrıcalık hakkı tanımaz. Öte yandan kaliteli bir hayat sürmek, emeğimizin karşılığını alabilmek, en önemlisi de hakkımızın yenmediği ve mutluğu olduğumuz bir hayat yaşamak bizim için en önemlisidir.
İki insan düşünelim: biri işe gitmek için sabaha karşı uyanıp yayan bir şekilde gidiyor, diğeri ise öğlen uyanıp işe arabasıyla gidiyor. Burada eşitlik konuşuyor adalet değil, işte bu yüzden eşitlik göreceli adalet değildir. Bu sistem adaletli bir sistem olsaydı evi uzak olana ve erken kalkana araba verilirdi ve maaşı daha da yükseltilirdi çünkü diğerinden çok daha fazla efor sarf ettiği ortada, fakat eşitliği görecelendiren insanlar -ki bunlar genellikle bir makamın en üst noktasında yer alan insanlar oluyor- işlerine geldiği yönde eşitlik sağlıyorlar ve itiraz hakkı tanımıyorlar. Tabii bu insanlar kendilerine göre de adaleti sağlayabilir fakat adalette karşılıklı bir çıkar ilişkisi eşitliğe göre daha az olduğu için kişi daha mutlu ve huzurlu yaşayacaktır.
Adalet ve kavramı insanın şekillendirdiği bir yardımcı yönetim şekli olsa bile eşitliğe göre daha kararlı ve belirleyicidir. Eşitlikle vicdan rahatlatılır, toplum değil.
Eşitlik ve Adalet Hangi Sömürge Aracı?
(Visited 489 times, 2 visits today)