Eşitlik Adil mi?

“Eşit davranarak değil, hakkını vererek adil olunur.“ diyor Ali Suad. Günümüzde bir tartışma konusu olan adalet kavramı aslında nedir? Eşit davranarak adaleti bulabilir miyiz?

Eşitlik deyince genel olarak anladığımız şey bütün insanların birbirine eşit olmasıdır. Oysa böyle bir şey olanaksızdır ve çoğu insan da bunu istemez. Zira eşitlik durumunda hiçbirimizin farklı özellikleri olmazdı ve tek tip bir insan topluluğu olurduk. Ayrıca mesleki çeşitlilik de olmazdı, herkes her işini kendisi yapmak durumunda olurdu. Bu çok sıkıcı değil mi? Mahkumların tek tip giyindikleri cezaevlerini düşünün…

Fikrimce eşitlik bir değer yargısıdır, birbirinden bağımsız iki ayrı şeyin özelliklerinin aynı olması demektir ve dahası en küçük bir farklılık bile bu eşitliği bozacaktır. Diğer yandan adalet ise, hak ve hukuka uygunluk, hakkın yerini bulması, kişinin hak ettiğini alması demektir. 

Adil olmak en basit anlamıyla, davranışlarında hak ve hukuktan ayrılmamaktır. Eşitliğin bir diğer tanımı da aynı imkan ve olanaklara sahip olmaktır ve bu ancak adaletle sağlanabilir. Adalet bir anlamda eşitliğin olmazsa olmazıdır. Yani adalet eşitlik değil fırsat eşitliğidir. 

Eşitlik, insanların toplu olarak yönetilmesi aşamasında onlara verilen haklarda söz konusudur. Bu haklar ülke yönetimi söz konusu ise devlet tarafından, şirket yönetimi söz konusu ise şirket tarafından belirlenir. Bu haklar da adalet ve hukuk ile garantiye alınır. Bu anlamıyla eşitlik, herkese eşit fırsatlar tanınması, özel ayrıcalıkların olmamasıdır. 

Bu durumda eşit olmak adil olmak değildir. Eşit davranarak adaleti sağlayamayız ancak adaletli olursak eşit olmuş oluruz.  

   

Örnek vermek gerekirse bir ailede iki çocuk olduğunu düşünelim ve birinin engelinin olduğunu varsayalım. Eşitlik adına iki çocuğu da aynı okula gönderemeyiz çünkü engelli çocuğun özel bir eğitim alması gerekir. Bu noktada “eşit” davranmak iki çocuğa da haksızlık olur. Adil olmak ve bireylerin istek ve ihtiyaçlarına göre davranmak doğru olandır.

Madem öğrenciyiz, öğretmenlerimizi düşünelim. Öğretmen aynı konuyu bir öğrenciye bir defa anlatırken başka bir öğrenciye iki bilemedin üç defa anlatıyor. Bu durumda hiç de eşit davranmıyor. Ancak daha zor anlayan öğrenciye birden fazla kere anlatarak konuyu kavratıyor ve adaleti sağlıyor. Böylelikle öğrenciler üniversite sınavına hazırlanırken eşit fırsatlara sahip olmuş oluyorlar. Zaten öğretmenler her bir öğrenciyi neredeyse orada, o haliyle kabul edip değerlendirmeli. Üstün zekalıya üç, vasat zekalı bir öğrenciye on dakikasını veren öğretmen eşittir diyemeyiz ama daha adil davranmış oluyor.

İş hayatından örnek verecek olursak, altı yıl tıp eğitimi almış bir kişiyle dört yıllık hemşirelik bölümünü bitirmiş birisinin eşit maaş almasını beklemek adil midir? 

Sonuç olarak herkese eşit davranmak ne kadar kolay olursa olsun adaleti sağlamaz. Büyük resim hesaba katılarak adil davranmanın garantisi yoktur ama o yönde çaba göstermek uzun vadede daha adil bir ortam yaratabilir, tıpkı verdiğimiz örneklerdeki gibi. 

Kaynakça:

(Visited 497 times, 1 visits today)