Hiç unutmam 26 Aralık 2009 ve ben o zamanlar okumanın saçma olduğu düşüncesindeyim.O zamanki bana göre insan eğer zekiyse okumasına gerek yoktur ve bir şekilde zekasını kullanır kolay para kazanıp mutlu olmanın yolunu bulur.
O zamanlar lise yıllarımdaydım kimseye danışmadan okula gitmeme kararı aldım.Sabah aileme okula gittiğimi söylüyodum ama tüm gün bi dönercide garson olarak çalışıyodum.Okulumuzun 3 sokak arkasındaydı benim için zor olmuyordu yürümek.Mehmet abi vardı sarı saçlarıyla,hafif şişkoluğuyla gülünce gözleri kaybolan gülüşü birleşince çok tatlı ve samimi bi kişiliğe dönüşüyodu.Çok sevmişti beni,sürekli gülümserdi çok sevecen bi adamdı.Ama benim okuduğumu bilmiyordu.Orada 2 ay boyunca her sabah çalıştım.
Kendi kendime Mehmet abi acaba benim bi yandan da okuduğumu biliyor mu diye düşündüm sonra onunla sıradan bir konuşmamda okuduğumu belli edecek bir cümle kurdum.Çok şaşırdı ve “Sana inanamıyorum,sen deli misin okuyabilecekken okumamak ne demek!Bundan ailenin haberi var mı?Okumak çok önemli evlat okumalısın.”Biraz hak vermiştim açıkçası çünkü akşam eve gelince günün nasıldı diye soran babama yalan söylemekten vicdan azabı çekmeye başlamıştım.Ama diğer yandan da 2 ayda 3700 TL kazanmıştım,aldığım bahşişlerle 4000TL kesin kazanmıştım.
Çektiğim vicdan azabından olsa gerek artık çalışmak istemiyordum.Belki de yorulmuştum çünkü her sabah bel ağrısıyla uyanıyordum.Kolay iş değildi ne de olsa her gün ayakta bir köşeden bir köşeye koşuşturuyordum.Bir defasında tam bir müşterinin bitmiş tabağını içeriye taşıyorken elimden kayıverdi.Tabaktaki yağdan olsa gerek çünkü normalde bu konuda çok dikkatliyimdir.Tabii tabak kırılınca onu maaşımdan ödemek zorunda kaldım.Bir de her gün aynı şeyleri yapmak beni garip bi depresyona sokmuştu.Kendi kendime iyi ki bu işi zorunlu olarak yapmıyorum dedim.
3 aydan sonra bana çekilmez geldi ve Mehmet abiden ayrılmak istediğimi söyledim.Anlayışla karşıladı ve bana “Ben de senin yerinde olsam bu işi yapmak istemezdim.Git ve oku.” dedi.Ayrılmadan önce orada tanıştığım herkese veda ettim.Oradaki iş arkadaşlarım güzel ve tatlı insanlardı.Ama hiçbiri işinden memnun gözükmüyordu.Sanki silah zoruyla yapıyorlarmış gibilerdi.Herkese teşekkür edip okula geri dönünce bir de okuldakilere yalan söylemek beni zorladı.Çok fena hastalandığımı söylemiştim onlara.Hepsi de inandı.Tabii 3 ay okula gitmeyince derslerden hiçbir şey anlamıyordum.Ama cüzdanımdaki 5800 TL beni mutlu ediyordu.Öyle ki her sıkıldığımda cüzdanımı çıkarıp paraları saymaya başlıyordum.
Bir sıradan pazartesi sabahıydı ve sabah uyanmakta zorluk yaşamıştım.Bir önceki geceden cüzdanımı masamın üstümnde bırakmışım haberim yok.Beni uyandırmak için gelen annem cüzdanın şişkinliğine şaşırdı ve tam o cüzdanımı kurcalarken şans eseri uyandım.Benim için nasıl önem taşıyorduysa birinin cüzdanıma dokunduğumu hissedip rüyamdan uyandım.Anneme o anın şokuyla”Sakın ona dokunma!” dedim.Annem atbii ki de içini açtı ve benden bir açıklama bekliyordu.Ona her şeyi anlatmak zorunda kaldım.Akşam okuldan eve içimde büyük bir korkuyla geldim.Babamın ne diyeceğini düşünüp heyecanlanıyordum.
Babam ise beni şaşırttı ve hiç kızmadı sadece 10 dakikalığına benimle sakince konuştu ve okulun önemi hakkında daha da önemlisi birbirimize yalan söylememiz gerektiği hakkında beni uyardı.Babama hak veriyordum.Her şeyin sonunda para bende kalmıştı.Açıkçası ben ceza olarak paramı alırlar diye bekliyordum ve bu beni epey mutlu etti.O parayı benden almayan ve ne kadar onlara 3 ay boyunca yalan söylesem bile bana azıcık olsun seslerini yükseltmeden sakince uyaran aileme harcamak istedim.Hep beraber o parayla tatile gittik ve çok güzel anlar yaşadık.Geriye dönüp baktığımda iyi ki yapmışım da keşke yapmasaydım da diyemiyorum.