92 Gün

10. sınıfın son günü bitmişti. Annem ve babam okulda notlarım hiç iyi olmadığından ve mahallede hiç bir arkadaşım olmadığından beni bütün yaz için büyükannemin ve büyükbabamın yanına bir sahil kasabasına göndermeye karar verdiler.

Bu planlarını duyunca inanılmaz bir sinir krizi geçirdim. Yalnız kalayı seviyordum, yargılayıcı insanlar yok, okuldaki gibi bir statü durumu söz konusu değil ve istediğimi yapabiliyordum. Çok ısrar ettim ama bir baktım valizlerimi hazırlamış ve havalimanına gelmiştim bile. Uçağa bindiğimde hiç bir şey yapmaya niyetim yoktu. Uçağa bir okul gezisine katılan bir sınıf binmişti ve onların gürültüleri yüzünden uyamamıştım. Uçaktan inince çok uykum vardı hemen büyükannemin ve büyükbabamın evine gidip 92 gün boyunca uyumak istiyordum. Büyükannem ve büyükbabam benim çok sıcak karşılamışlardı. Onlarla biraz sohbet etmek yüzümde minik bir tebessüm belirtmişti.

Evlerine geçince valizlerimi odamın bir kenarına yığdım, büyükanneme ve büyükbabama biraz kestireceğimi ve rahatsız edilmek istemediğimi söyledim ve 92 günlük uyuma planıma başlamıştım. Ne yazık ki yeteri kadar uyuduğumu düşünüp uyandım ve saat gece 1’di. Her yer kap karanlıktı ve karnım gurulduyordu. Büyükannemin ve büyükbabamın odasına acıktığımı söylemek için gittim ama ikisininde uyuduğunu gördüm. Onları nasıl uyandıracağımı bilemedim için evin anahtarlarını ve biraz para alıp bir yerde bir şeyler yemeye gittim.

Tabii bu kasaba hakkında hiçbir fikrim yoktu. O yüzden karşıma hangi restoran çıkarsa orada yiyecektim ki 10 dakika boyunca yürüdükten sonra bir sahil kafeye rastladım ve daha fazla aramdan orada yemek yemeye karar verdim. Kafe denize çok yakında, hatta masalar ve sandalyeler kumun üzerindeydi. Oraya doğru yürürken 3 tane benim yaşımda gözüken genç şezlonglara oturmuş sohbet edip gülüyorlardı. Önlerinden geçerken hepsine bana baktı ve kız olan bana gülümsedi. Bende içimden geldiği ona geri gülümsedim. Boş bir masaya oturdum ve bir çizburger menü söyledim. Tam yemeğimi yiyordum ki az önce gördüğüm gençlerin bana doğru geldiğini gördüm. Her biri birer sandalye çekip küçük ker masanın her kenarını doldurmuşlardı. “Selam” dedi bana gülümseyen kız. “Naber?” dedim bende. “İyiyim teşekkür ederim. Buralarda yenisin galiba?” dedi. Bende hamburgerimi yerken “Evet, bugün geldim. Bütün yazda buradayım” dedim. Hepsinin bir an bir yüzleri güldü. “Öyle mi?” dedi kız. “O zaman bizimle takılabilirsin, biz yeni insanlara hep açığız. Bu arada ben Alexie, bu Noah ve bu da Jonathan.” diye beni ikisiyle de tanıştırdı. “Bende Sarah. Memnun oldum.” dedim. O an insanlarla çok iyi anlaşamadığımı bilmeme rağmen onlarla çok iyi anlaşacağımızı hissettim ve öylede olu diyebilirim. Onlarla her gün o sahil kafede buluştuk, beraber sinemaya gittik, sabahlara kadar sohbet ettik…

Ama her şey gibi bu 92 gün de bir ona gelmişti ve tek arkadaşlarımdan ayrılacağıma o kadar  üzülüyordum ki. Her beni arayacaklarına söz verdiler ama yazın olduğu gibi olmayacaktı. Yine bi anda valizlerim toplanmış ve uçak binmek üzere olduğum yerde buldum. Arkadaşlarıma dönüp, onlara son bir kez daha sarılıp kendilerine iyi bakmalarını söyledim.

Eve gelmiştim ve sanki ilk günkü gibi yorgundum. Hiç bir şey yapasım yoktu ama valizlerimi boşaltmam gerekiyordu. En büyük valizimi açtım ve oraya benim koymadığım bir kutu gördüm. Kafam karışmıştı içini açtım ve suratıma bir konfeti boşaldı. Sonra kutuya bir baktım ki , arkadaşlarım benim için bir sürpriz hazırlamıştı. İçinde tüm yaz boyunca çekindiğimiz fotoğraflar vardı ve bir kartta “Seneye bir daha gel, seni özleyeceğiz Sasha” yazıyordu o an o kadar mutlu olmuştum ki size anlatamam. O saatten sonra yaptığım her şeyde bir iyilik görmeye başladım çünkü beni gerçekten seven arkadaşlarım olmuştu.

(Visited 8 times, 1 visits today)