Portrait Of Multi Generation Family On Countryside Walk By Lake

86 Yaşındaki Bir Rockstara Güvenmeyin!

Hayatım boyunca hep sosyal olmak istemişimdir. Benim de onlar gibi toplu arkadaş gruplarım olsun, her gece gezeyim isterdim. Her şey bir anda oldu ve kendimi aniden 7 kişinin ortasında kalmış bir şekilde buldum ama sadece gösterim için kıyafet bakıyordum. Basit bir arkadaş grubundan ne beklersiniz? Aynı yaş grubundan veya aynı nesilden insanlar değil mi? Etrafımda 7 nesilden oluşmuş bir “arkadaş” grubu vardı. 86 yaşında bir rock hayranından tutun 6 yaşındaki bir kız ve 26 yaşındaki bir annesi bile vardı ama bu ekibin bir aile olmadığına emindim. Grubun yarısı farklı ülkelerden ve farklı diller konuşuyor olsa da herkes ya işaret dili ya da İngilizceyle iletişimin bir şekilde yolunu buluyordu. Herkes gibi normal olmak istediğimi belirtmiştim ama sanırsam biraz farklı anlaşılmış…

Koyun sürüsüne üye olmuş gibi peşindeydim onların. Asla yapmayacağım iş! Halbuki annem bana yabancılarla asla iletişime dahi geçmememi söylemişti ama yapacak hiçbir şey kalmadı; 76 yaşındaki bir Hello Kitty hayranıyla torunu için kıyafet bakıyorum ve hiç de şikayetçi değilim! Günüm fena geçmese de fena olan tek bir şey vardı o da… bahsettiğim rock hayranı. Kendini 16 yaşında gibi hissettiğini söyledi ve buna çok şaşırdım. Çok ama çok garip bir adam, hoşlanmadım açıkçası.

Türkçe’nin T’sini bilmeyen ama Türkiye’de yaşayan grup üyesi İrlandalı’dan bahsetmiş miydim? Antalya’da yaşıyormuş, iklimi güzel diyor. Hani sivil polisim sizinle takılıyorum demiyor da, “iklimi sıcak” diyor, sanki bilmiyoruz İrlandalı! Beni kenara çekip bir suç işlememi istediğini biliyor muydunuz peki? Neden öyle bir girişimde bulunmak istemediğimi gerekçeleriyle açıkladıktan sonra bana “aferin” hediyesi olarak üstünde kendi fotoğrafının baskılı olduğu cam bir çay bardağı hediye etti. Anneme nasıl açıklarım…

Ben gerçekten böyle bir gruba ait değildim. Ben bunu istememiştim. Herkes birbirinden garipti ve benim bir şekilde buradan çıkmam gerekiyordu. Hiçbir zorluğu olmadan aradan sıyrılıverdim ve bir hediyelik eşya dükkanına girmiş bulundum ki ne göreyim! 86 yaşındaki bıyıklı sakallı evsiz “rockstar” adam! Alnımdan anımsayamadığım bir damla bir şey aktı. Korku teri olabilirdi. Bana öyle korkunç bakıyordu ki anlatamam. Kırmızı gözleri, yılan dövmeleri, işlenmiş iğne dolu vücudu… “İrlandalı polisi acilen geri istiyorum! Nerede o illegal adam…” demeye kalmadan cebimde “Hemen beni ara!” yazılı bir kağıt parçası buldum. Buruşan kağıtta son rakamı silinmiş bir numara yazılıydı. Ciddi anlamda dehşete kapılmıştım. Bu rockstar neyin nesiydi, kimdi ki bu adam… Cebimden çıkan neydi? Kimin numarasıydı… Kafam çok karışmıştı ama hızlı hareket etmem gerekiyordu. Pilin %1 kaldığı cep telefonumu çıkardım ve başladım çevirmeye. “ +353 20 912 8021, +353 20 912 8022…” diye tek tek ararken geç de olsa bir şey fark ettim. İnanmayacaksınız(!) ama bu İrlandadan arayan birinin numarası! Kesin o polis koydu bunu cebime. Tuvalette saklanmış, yabancı numaralar çevirirken kapı tıklamaya başladı. 9 kere tıkladıktan sonra bunun bir işaret olabileceğini düşünüm, cebimden çıkan numarayı 9 ile sonlandırdım ve oldu. İrlandalı açtı telefonu. “Rockstar’ı en son nerede gördün?” Dedi, daha çok korkmuştum ve cevabını verdim. “Olduğun yerde kal, tehlikede olabilirsin.” dedi, 15 dakika geçtikten sonra da “Tutukladık” diye aradı. Anne, yine sen haklıydın…

(Visited 24 times, 1 visits today)