8 Mart sabahı uyandı. Güne her zamanki gibi başladı. Hazırlandı ve evden çıktı. Dışarıya çıktığında ilk başta tesadüf olduğunu düşündüğü bu durum gerçeği anlayınca onu korkuttu. Dışarıda hiç erkek yoktu. Simitçi kadındı, otobüs şoförü kadın, taksiciler kadın, herkes kadın…Hemen adımlarını hızlandırdı, çünkü bu durumun hiç normal olmadığını biliyordu.
Sokaklarda dolaşırken, kafasında bin bir soru dönüyordu. Acaba ne olmuştu? Neden dışarıda sadece kadınlar vardı? Toplumda bir değişim mi yaşanmıştı? Bir yandan da içindeki korku büyüyordu. Ne yapacağını bilemiyordu. Bir banka oturup düşündü. Etrafına bakındı ama neredeyse hiç erkek göremedi. Ne olduğunu anlayamadı. Birine sormaya karar verdi. En yakın arkadaşının evine doğru hızlı adımlarla ilerledi. Apartmanda asansör olmadığını fark edince merdivene yöneldi. Eskimiş, kırık merdivenlerden çıktı ve arkadaşının kapısına geldi. Kapıyı tıklattığında, kapıyı açan yine bir kadındı. Arkadaşı şaşkın bir şekilde ona baktı ve “Ne oldu? Neden bu kadar telaşlısın?” diye sordu. Anlatmaya başladı. Dışarıda sadece kadınların olmasının ne anlama geldiğini, neler olduğunu anlamaya çalıştığını dile getirdi. Arkadaşı da şaşkınlıkla dinledi ve sonra gülümsedi. “Bir şey olmadı, sadece bugün ‘Dünya Kadınlar Günü’. Erkekler, kadınlara özel günlerini kutlamak için evlerinde kalmayı tercih ediyorlar” dedi. Bir anlık rahatlama hissiyle derin bir nefes aldı. Durumun bu kadar basit olduğunu düşünmemişti. Sonra içeri davet edildi ve arkadaşıyla birlikte kahve içmeye başladılar. Bir yandan da toplumun kadınlara verdiği değeri düşündü. Kadınların güçlü olduğunu, her alanda başarılı olduklarını görmek, onu gururlandırdı. Birlikte kadınlar gününü kutladılar, birbirlerine destek oldular ve gelecekte daha adil bir toplum için birlikte mücadele etme sözü verdiler. Artık kadınların sadece özel günlerde değil, her gün değer görmesi gerektiğini biliyorlardı. Ve bu düşünceyle, yeni bir günün güzelliklerini keşfetmek için yola çıktılar. Ancak bir süre sonra, sokaklarda yalnızca kadınların olmasının ne kadar da güzel olduğunu fark etti. Kadınlar, işlerini başarıyla yürütüyor, toplumu ayakta tutuyor ve birbirlerine destek oluyorlardı. Hiçbir erkek egosu, rekabet veya şiddet olmadan, sadece dayanışma ve sevgi vardı. Kadınlar kendi başlarına her şeyi yönetebileceklerini gösteriyorlardı.
O gün, toplumun kadınlara verdiği değeri bir kez daha anladı ve gelecekte daha eşitlikçi bir dünya için çalışmaya karar verdi. Kadınlar ve erkekler arasındaki iş birliğinin ve dayanışmanın ne kadar önemli olduğunu kavradı. Ve bu bilinçle, yeni bir günün umuduyla yola devam etti.