Anne, Baba, Ahmet ve Ela”
Bizi okuldan sağ salim çıkarabildiler. Bölgede düşman asker varmış, Mehmetçiklerin gelmesine baya da varmış. Biraz cephede beklettiler. Küçük bir kulübedeyim, elimde küçük bir bıçak bir de bir kap yiyecek içecek ile düşman bekliyorum. Baya korktum açıkçası, hiç iyi hissetmiyorum. Asker her an gelebilir, zaten her dakika okulun yanından pat pat, diye sesler geliyor. İki ay sonra gelip bazı öğrencileri alacaklarmış askerlik için. Piyadelik de ne zor işmiş ya, piyadeler gözümüzün önünde at yarışlarındaki görkemli beyaz atlar gibi aşırı çevik bir şekilde koşuyorlar. Kamptaki kızlar epey de korkuyorlar, yerdeki cansız bedenleri gördükçe çığlık atıyorlar. Kızların kulübelerinin çoğundan ağlama hatta haykırma sesleri geliyor. Çok da uzakta olmayan sokaklarda padişaha protestolar ediliyor, mahalle gecenin bu köründe çığlık çığlığa imparatorluk yönetimine karşı çıkıyor. Başka milletleri kıskananlar bile oluyor. Ancak biz iyiyiz çok şükür, arkadaşlarım da yanımda zaten. Bir iki saate görüşürüz.
Sevgiler, Çınar.