Bir varmış bir yokmuş. Ali adında bir çocuk varmış. Ali satranç dersini hiç sevmezmiş ama öğretmeni bir gün ona satrancın zevkli olduğunu göstermek için Ali’yi yanına çağırmış ve Ali’ye 64 kare ülkesini anlatmaya başlamış. Ali öğretmenini can kulağı ile dinlemeye başlamış. Bir süt padişahı varmış bir de çikolata padişahı varmış. Vezirleri onları gezdirirken iki padişah karşılaşmış ikisi de o araziyi çok sevdiğini belirtmiş. Fakat ikisi birden bu arazide kalamazmış, bu yüzden iki padişah bir oyun oynamaya karar vermişler. Bu oyunun adı da satrançmış. Vezirler işe koyulmuş biri süt padişahı diğeri ise çikolata padişahı için gönüllüler aramaya başlamış. Gönüllüler bulunmuş, kareler üzerine dizilmeye başlamışlar. En önde piyon adı verilen yaya askerler, arkalarında güçlü kaleler, yanında atlar ve onların da yanında fillerden oluşan bir ordu oyun düzenini almış. İki padişah centilmenlik gereği oyunun kurallarını önceden belirlemişler. Buna göre piyonlar sadece bir kare ileri gidebilirken, kaleler dümdüz istedikleri kadar gidebilirmiş. Filler ise çaprazlamasına önleri boş ise istedikleri kadar gidebilirken atlar ise sadece L şeklinde hareket edebilirmiş. Her şey bu 64 karenin içinde olup bitiyormuş. Öğretmeni, Ali’ye tüm savaşı ve yapılan tüm hareketleri uzun uzun anlatıyormuş. Öğretmeni anlatırken Ali süt ve çikolata padişahının çetin savaşının nasıl olup bittiğini hayal ediyor, adeta savaşı zihninde yaşıyormuş. Sonunda savaşı Süt Padişahı ŞAH-MAT ederek oyunu ve 64 kare ülkesini kazanmış. Ali bu işe çok sevinmiş çünkü o sütü çok severmiş. Ali daha sonra satrançta çok başarılı bir oyuncu olmuş her seferinde öğretmeninin ona anlattığı o savaşı düşünerek satranç oynamış.