Siz hiç sokakta yürürken kara kedi gördüğü için saçını çeken birini gördünüz mü? Veya dedeniz “Evden çıkarken mutlaka ilk sağ ayağını çıkarmalısın eşikten oğlum” dedi mi? Bunları ilk gördüğümde ve duyduğumda çok şaşırmıştım. Sebebini sorduğumda bunların batıl inanç olduğunu ve uğursuzluk getirdiğini söylediler. Açıkçası bana çok mantıklı gelmemişti. Bilimle ilgilenen ve ilerde bir bilim insanı olmak istediğimden araştırmaya karar verdim.
Mesela çoğu toplumlarda merdiven altından geçmenin uğursuzluk getirdiğini kabul ederler. Oysaki bunun çıkış noktası eski Mısırlılara dayanmaktaymış. Sebebi ise onlarda üçgenin kutsal kabul edilmesi ve merdiven bir duvara dayandığında üçgen oluşturduğu için altından geçmenin iyi karşılanmamasıymış. Geometride çok ileri olan bu eski uygarlığın o zamanki şartlarda üçgeni kutsal kabul etmesi normal karşılanabilir ama şimdiki zamanlarda bu durumun hala uğursuzluk olarak kabul edilmesi bence akıl ve mantığa sığmıyor.
Birinin başına gelmiş kötü bir şeyden bahsederken aynı şeyin bizim ve yakınlarımızın başına gelmemesi için tahtaya vururuz. Bunun sebebi ise eski Yunan, Mısır ve Kuzey Amerika uygarlıklarında meşe ağacını kutsal kabul etmeleriymiş. Çünkü hava fırtınalı olduğunda yıldırım genellikle meşe ağacına düşüyordu. O zamanki insanlar bu ağacın köküne vurarak ilerde başlarına gelecek kötü şeylerden korunduklarına ve Tanrıyla temasa geçtiklerine inanıyorlarmış. Hristiyanlar bu hurafeyi alıp başka anlamlar yükleyerek kendi inanışlarına taşıdılar. Bunun altındaki sebepse Hz. İsa’nın çarmıha gerildiği haç şeklindeki objenin tahtadan yapılmasıydı.
Bazı aylarda ayın 13’ü Cuma gününe denk gelmektedir. 13’ün zaten uğursuz olarak kabul edildiği bir durumda 13. Cuma’ların felaket getirdiğine ve kötü şeyler olacağına inanılmaktadır. Bununla ilgili bir değil, birkaç açıklama var aslında. Bunlar yine Hristiyan inancına dayanmakta; İsa’nın son akşam yemeğini bir cuma akşamı 12 havarisiyle birlikte yemesi ve içlerinden birinin ona ihanet etmesi uğursuzluğun sebeplerinden biri olarak kabul edilmektedir.
Bir de 13 Ekim 1307 Cuma günü yaşanan bir katliam dolayısıyla da insanlar bu günün uğursuzluğuna inanmıştır. Tapınak Şövalyeleri 1. Haçlı Seferi’nden sonra çok güçlü bir hale gelmiş ve bu durum papalığı ve kralları rahatsız etmiştir. O dönemki Fransa Kralı Philppe papalıktan onay almış ve şövalyelerin önde gelenlerini Fransa’ya davet etmiştir. Bu talihsiz 13. Cuma’da birçok yerde eş zamanlı olarak Tapınak Şövalyeleri katledilmiştir. Bu sebeple günümüze kadar 13. Cumalar uğursuz kabul edilmiştir. Ama bu da bilime dayalı yaşayan bizler için mantıksızdır. Hayatımız boyunca birçok Cuma ve Birçok 13’ü görüyoruz hem de hayatımızın her alanında. Bunların hepsini uğursuz kabul etmek hayatımızı düzgün yaşamamıza engel olur. İnsanların başına her an kötü şeyler gelebilir, o günleri de uğursuz kabul edersek düzgün ve doyasıya yaşamaya zamanımız olmaz.
İstatistiklere göre dünyada yaklaşık 500.000 tane batıl inanç var. Bunlar tabi ki farklı toplumların farklı zamanlarda yaşadıklarının toplamı. Eski çağ uygarlıklarında bilim bu kadar ilerlememişken insanların inanç olarak bir şeylere bağlanmak istemesi ve sebepler bulmaya çalışmasını normal kabul edebiliriz. Ama günümüzde hemen her şeyin bilimsel açıklamaları yapılırken, bilimdeki gelişmeler her sene katlanarak artarken batıl inançlar bana mantıksız geliyor. Siyah bir kedinin ne suçu olabilir ki? Bu devirde aynı anneden doğmuş kahverengi kardeşinden bir farkı olduğunu, uğursuz olduğunu düşünmek en fazla bizim eksikliğimiz olabilir. Araştırma, öğrenme isteği eksikliği.. O yüzden sokakta kara kedi gördüğümüzde uğursuz kabul etmeyelim, yanına gidip sevelim, böyle hurafelere inananlara da biliyorsak açıklama yapıp ikna edelim ya da gülüp geçelim.