4052’den Çağrı Var

Sisli gökyüzü ve adeta kömür yutmuş gibi siyah, sevimsiz bulutlar. Yıl 4052’den ilk göze çarpanlar bunlar. Yalan söyleyerek kapatılamayacak kadar kötü ve saçma bir dünya. Yıllarca düşünsem dünyanın bu kadar renksiz olabileceği aklıma gelmezdi, hayretler içinde bu meşgul ama bir o kadar da ölü dünyayı seyrediyorum. Hani gelecekte uçan arabalar, renkli hayatlar, daha güvenli bir dünya ve daha mutlu bir nesil vardı? Oysa gördüğüm manzara karşısında mutlu olmayı bırakın kalbim ve ruhum “Bu kadar renksizlik yeter!” diye bağırmak istiyor.

 

Gökyüzü yaz ve gündüz vakti olmasına rağmen kapkaranlık. Güneş erken batıyordur belki de diye düşünmüş, yanımdaki tur kaptanının “Hiç güneş doğmuyor ki burada…” demesiyle kendimi avutma çabam cam parçaları gibi ufalanmış, parçalanmıştı. Bu insanların kara delik benzeri gökyüzünün altında ne yaptıklarını merak edersiniz sanıyorum ki. Aslında Edison’un ampulü icadından beri pek bir ilerleme gösterilememiş, hala bin yıllar önceki gibi eski tip ampuller kullanılıyor. Tükenmeyen, çevre-dostu ampullere ise daha sıra gelememiş.

 

Dikkat çeken bir diğer nokta ise, bu dünyada hala bizim çağımızdaki sorunların sürmesi. Zengin-yoksul sınıf ayrımı arada buz dağı varmışçasına açılmış ve orta sınıftan izler yok. “The Rulers” denen dünyayı biz yarattık gibi hisseden bir grup var bu dünyada, süslü ismi sanırım iğrençliklerini örtmeye çalışıyor. Bu grup, eski çağlardaki burjuvalar gibi büyüklenen tiplerden oluşuyor. Normal halktan daha üstün koşullarda yaşıyor, eğitim görüyor, kısa yoldan statülerinin yardımıyla kolayca tüm işlerini hallediyorlar. Bu insanlar az önce değindiğim ampul konusunda da farklı bir boyuttalar. Alt sınıf eskimiş ampullerle idare ederken bu grup masmavi bir gökyüzünün altında yaşıyor. Bu pahalı teknolojiyi de tabi ki alt sınıftan çıkan kendi icatlarını kendilerinin kullanımı yasak olan birkaç parlak yontulmamış beyine yaptırmışlar. Kısaca The Rulers, halkın ve ezilmişlerin üzerine daha da basarak yükselmiş İleri-Teknoloji Çağı’nın efendileri.

 

4052’nin sevimsiz dünyasında çocuklar da en üzüldüğüm noktalar arasında. Bizim günümüzde eğitimi geliştirmek, eşit koşullar için kurduğumuz hayaller, sosyal organizasyonlar ve projeler yerle bir olmuş. Çocuklar sabah erkenden yine aynı mutsuzluk ve karanlık psikolojide robot mu insan mı yetiştirdiği belli olmayan bin yıllar geçse de geliştirilememiş okullara gidiyor ve eve dönüyor. Anlaşılan çocukların rutini aynen devam ediyor 4052’de de. Tek tip kafa ve sıfır yaratıcılık. İşin garip tarafı zengin sınıfın çocukları da daha güzel okullarda okumalarına rağmen aynı sistemin parçasılar. Sanırım ebeveynleri için statüleri çocuklardan daha önemli, ne de olsa eğitimin gelişmesi insanların aydınlanması ve ayaklanması demek.

 

Bu dünyada iç açıcı hiç mi bir şey yok derseniz gördüğüm seyrek ama ışıldayan ağaçlar, çiçeklerden söz ederim. Eğer onların da genetiğiyle oynanmamış ve doğal olsalardı. Hayvanlar ise konuşulması acı verici bir mesele. Kimyasalların onlar üzerinde denenmesi sonucu çoğu tür mutasyona uğramış ve 3987’de o hayvanlar insanlara tehlike oluşturduğu için topluca öldürülmüş. Yani sayılı hayvan kalmış ki bunların da sayıları tablolarla kontrol altında tutuluyor.

 

Peki uçan arabalar, mutluluk ve refah hiç mi yok derseniz sadece kötü bir insansanız var derim. Çünkü gördüğüm üzere masum insanlar kalplerinin altın kafeslerine hapsedilmiş, kanatları kırılmış yıl 4052’de bile yardım edin dercesine bağırıyorlar.

(Visited 23 times, 1 visits today)