Her sabah okula gitmek için aynı yoldan geçiyordu. Ancak bu sabah her şey farklıydı. Gözlerinin önünde, birdenbire beliren parlak, altın rengi bir kapı onu başka bir dünyaya davet ediyordu. Kapı gerçekten çok garipti. İlk başta içine girmekten korktu, ancak sonra bir karar verdi: Yarını bekleyecekti. Çünkü bugün mezuniyet balosunu kaçırmak istemiyordu ve bu onun için çok önemliydi.
Okula vardığında, rengârenk balonlar ve harika süslemelerle karşılaştı. Bugün onun için hem heyecan dolu hem de düşündürücü bir gündü. O altın renkli kapı neydi öyle? Neden tam da bugün karşısına çıkmıştı?
Mezuniyet balosu sona erdiğinde yorgunluktan neredeyse bayılacak gibiydi. Eve doğru yürürken kapının hâlâ yerinde durduğunu fark etti. Üstelik içinden garip sesler geliyordu. Hem heyecanlanıyor hem de içinde büyüyen bir korku hissediyordu. Ama artık kararlıydı: Bu gece o kapıdan geçecekti. Kuzeninin dediği gibi, hayata bir kez geliyordu ve böyle bir fırsatı kaçırmamalıydı.
Gece olduğunda dışarı çıktı. Altın kapı tam karşısında duruyordu. Derin bir nefes alıp adım attı… Ve bir anda yere düştü. Ama yere değil, yatağına! Meğer hepsi bir rüyaymış. Bir an hayal kırıklığı yaşasa da sonra gülümsedi. Hızla kalktı, güne başlamak için kahvaltıya oturdu.