Ali, annesinin ona seslenmesiyle uyandı. Tam, “Beş dakika daha uyusam olmaz mı?” diyecekken annesi “Pankek yaptım, hadi kalk!” dedi. Ali hemen mutfağa doğru koşmaya başladı fakat tam içeri girdiğinde annesinin “1 Nisan!” demesiyle hem üzüldü hem de çok şaşırdı. Gülerek masaya oturdu. Tam o sırada yurt dışında olan babası aradı ve çok hasta olup hiç iyi olmadığını söyledi. Ali ve annesi çok üzülmüştü ama babası “1 Nisan!” diye bağırınca herkes rahatladı. Ali ve annesi bu duruma çok kızmışlardı.
Ali, kitap okumayı çok severdi bu yüzden her öğlen kütüphaneye giderdi. Bugün de öyle olmuştu ve Ali, kütüphaneye gitmek için yola koyuldu. Kütüphaneye vardığında Aysel Teyze ile karşılaştı. Aysel Teyze, “Bugün nasıl bir kitap okumak istersin?” diye sordu. Ali, “Eski ama keyifli bir kitap okumak istiyorum.” diye cevap verdi. Aysel Teyze, “A7’de olan kitapları beğenebilirsin.” diye önerdi.
Ali, Aysel Teyze’nin dediği rafa gitti ve orada bir kitabın parladığını fark etti. Kitabı eline aldı ve ardından parlamanın arttığını gördü. Kitabı açtı ve içinden Ali’nin yaşında bir çocuk fırlayıverdi ve Ali’nin yanına geldi. Ali, sabahtan beri yapılan şakalardan dolayı bunun da bir şaka olduğunu düşündü ama değildi. Çocuk yanına geldi ve “Hadi gidelim, dünyayı keşfedelim!” dedi ve Ali’nin elinden çekti. Dışarı çıktılar, bütün gün gezip oynadılar.
Sonra Ali, arkadaşı Ahmet’in kalacak yeri olmadığını fark etti ve evlerinde ekstra bir oda olduğunu hatırladı. Annesinin yanına gidip sordu ve annesi, “Tabii ki, bizim evde kalabilir,” dedi. Ali ve Ahmet çok yakın arkadaş oldular ve bir daha hiç ayrılmadılar.