İzmir her sabah okula gitmek için aynı yoldan geçiyordu ama bu sabah her şey farklıydı. Gözlerinin önünde birdenbire beliren parlak, altın rengi bir kapı, onu başka bir dünyaya davet ediyordu. Önce ne yapacağını bilemedi, etrafına baktı kimse yoktu. Aslında okula da gitmek istemiyordu aslında istemiyor değildi ama ödevini yapmadığı için korkuyordu. Bu yüzden kapıdan geçmek için kendine bir şans verdi.
Kapıdan ilk girdiğinde gözlerini fazla ışıktan açamamıştı, ama sonrasında gözlerini açabilmişti. Gözlerini açıp etrafına baktığında şok olmamak elinde değildi her yer hayvanlarla doluydu ve her hayvan konuşuyor, araba sürüyor, alışveriş ve daha fazlasını yapıyorlardı. Bunu gören İzmir etrafında neler olduğuna inanamayıp etrafı gezinmeye başladı bunu fark eden papağan İzmir’in yanına gidip onun neden burada olduğunu sordu. İzmir ise başından geçen her şeyi anlattı. Karşısına böyle bir kapı çıktığını ve içeri girdikten sonra yaşananları. Papağan da olanlara inanamayıp İzmir’e ”En iyisi seni Kralımız Aslan Leo’nun yanına götürmeliyim.” dedi. İzmir aslanı duyunca korkup papağana gitmemesinin daha iyi olacağını söylemiş ama papağan onun bu korkusunu anlayıp İzmir’e Kralları Aslan Leo’nun ne kadar iyi biri olduğundan bahsetmiş. İzmir bunları duyunca rahatlayıp gitmeye ikna olmuş. Aslan Kral Leo’nun yanlarına gittiklerinde Leo olanları bir bir dinlemiş ve çok şaşırmış. İzmir’in geri dönmesi gerektiğini düşünmüş ve İzmir’e geri dönmek mi yoksa kalmak mı istediğini sormuş. İzmir ailesini şimdiden çok özlemiş ama buradaki hayvanların inceliğine, kibarlığına, yardımseverliklerine bayılmış. Duygularını da açık bir şekilde Aslan Kral Leo’ya anlatmış ve o anda Leo’nun aklına muhteşem bir fikir gelmiş. Dış dünyayla kendi dünyaları arasındaki kapıları kapatmayacak ve İzmir istediği gibi gidip gelebilecekti.
İzmir bu fikir karşısında aslana ne kadar teşekkür edeceğini bilememiş o kadar çok sevinmiş ki yerinde bile duramıyormuş ve bundan sonra sonsuza kadar mutlu yaşamışlar.