İnsanoğlunun farklı yerleşim yerlerine dağılmasıyla başlamıştır aramızdaki farklılıklar. Yaşadığımız iklim, alışkın olduğumuz hava koşulları, yediğimiz yemekler, günlük rutinler ve böyle ilerleyen yüzlerce değişken… Bizi biz yapan değerlerimiz ve olağan saydığımız geleneklerimiz bu döngüler ve yaşantılar çerçevesinde doğar, büyür ve gelişir. Yaşamımıza tutkalla yapışan bir parça olur adeta. İçinde yaşadığımız Dünya’nın güzelliğidir ki farklı yerlerin insanları farklı gelenekler taşır ve yaşantılarına katmıştır. Aynı ülkede il değiştirirken bile çok şey farklı gelebilir size. Bu durumun ters tepebildiği durumlar da yok değildir. Dünyanın öteki ucunda yaşayan bir milletin insanları, biz Türklerle ortak değerler veya alışkanlıklar taşıyor olabilir. Bunun sebebi ya tesadüftür ya da kültürlerarası etkileşimin bir sonucudur. Bu yüzdendir ki “Dünya vatandaşı” olmak şimdilerde çok değerlidir. Olabildiğince farklı kültürleri keşfetmeye merak duyan ve kendi alışılmışlığının dışına adım atan bilen insan, o kültürlere bir şans verebildiği için cesur, saygılı, değerli ve özgüvenlidir. Bu tarz etkileşimler beraberinde barışı da getirir.
Bu kültürel etkileşimi kişisel bazlı olmaktan çıkarıp ulusal düzeye taşıyabilmemizdeki çözüm tüm halkı desteklemek ve cesaretlemekten geçer. 25 Şubat Dünya Kültürleri Tanıma Günü, bu fırsatı karşımıza çıkarabilecek niteliktedir. Genel işleyiş ise şöyle olmalıdır:
İlk seferlerde ülke halklarını ısındırmak amacıyla kültürleri benzer iki ülke seçilir ve mevkidaş bakanlar arası etkileşimler başlar. İki ülke yerel kültürü temsil etmesi amacıyla birbirlerine farklı yaş gibi özellikler barındıran kişilerden oluşan ekip gönderir. O gün haber kanallarında bu partner ülkeler hakkında genel bilgiler verilir, partner ülke vatandaşlarıyla yapılan röportajlar yayınlanır. 25 Şubat günü aileler o ülkenin yemekleriyle beslenir, o ülkenin giyim tarzını dener ve günlük hayatta kullanılan yaygın cümle kalıplarını öğrenmeye çalışır. O ülkenin turistik yerleri, tarihi gibi olaylar okulda öğrencilere sunum şeklinde gösterilir ve konu hakkında o günkü derslerde sohbet edilir. O ülkenin popüler şarkıları, geleneksel müzikleri radyo yayınında çalınır. Gün sonunda ise ailelere gün içinde zorlandıkları, şaşırdıkları veya benzer buldukları gelenekleri tartışmak ve yorumlamak kalır.
Bu günün sonuçları artan turizm, ihracat, ekonomik ve sosyal kalkınma gibi kapılara çıkar. Öğrenilen cümle kalıpları ile çocuklardan oluşan genç neslin yabancı dillere yatkınlığı artar ve kulak aşinalığı da aşılanmış olur. Birbirleri hakkında öğrenen ülkeler ticaret, siyaset gibi konularda birbirlerine arka çıkmayı öğrenir ve toplumsal bilinç sağlanır. Belki de böylelikle tüm Dünya, herkesin özünde insan olduğunu ve barış içinde yaşamamız gerektiğini nihayet anlar.
İkili ülke ilişkilerini güçlendirmek, kültüre zenginlik katmak ve yurt dışına çıkma imkanı olmayanların önüne bu zevki getirmek amacıyla yapılacak olan 25 Şubat Dünya Kültürleri Tanıma Günü herkese iyi gelecek ve bir sürü güzel neticeler doğuracaktır.