Karlı bir günde okula gidiyordum. Ormanın içinden yürümeye hala korkuyordum ama artık alışmıştım.
Birden bir ses duydum, sanki sesler kırılan dallara benziyordu. Sesin kaynağına doğru yaklaştım ve orada sadece bir kuş vardı; garip diye düşündüm. Hep aynı yolu kullanırdım ve hiç böyle bir ses duymamıştım.
Etrafıma baktığımda ağaçların dalları üzerime doğru bir tünel gibi bükülmüştü, sanki kuşa bir yol oluşturmuştu. Kuş, şimdi orada altın renkli tüyleriyle karşımda duruyordu. Tüyleri sanki güneşe benziyordu, gözlerimi kamaştırmıştı. Kanatları etrafındaki karları eritiyordu. Hayatımda gördüğüm en güzel şeydi.
Ağaçlar eski hallerine dönünce benim yanıma yaklaştı. Kaybolduğunu anlamıştım. Onun da soğuktan sızladığını zannetmiştim ama sonra onun kanadındaki oku gördüm. Biri onu öldürmeye çalışmıştı. Kanadından oku çıkarınca bana bir hediye olarak altın tüyünü vermişti. Sıcaklığını hissedebiliyordum.