Yıl 1881’di.Bir bebek dünyaya geldi, adı Mustafa’ydı. İşte o bebek Türk Milleti’nin ulu önderi, büyük kahramanı ve büyük kurtarıcısı olacaktı. Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkmasıyla, sadece hayatının en büyük kararını almamıştı aynı zamanda Türk Milleti’nin kaderini değiştirecek bir karar almıştı.
İşte o büyük savaş başlamıştı, o büyük savaşın adı ”Kurtuluş Savaşı”ydı. Askerlerimiz yorgun, cephemiz ve erzakımız yok denecek kadar azdı. Analar, ölen evlatlarının arkasından ağlayıp ağıt tutuyorlardı. Kimisi 9, kimisi 18, kimisi ise 30 yaşındaydı. Hemşireler yaralıları iyileştirmeye, analar cepheye mermi ve aş yetiştirmeye çalışıyorlardı. Çoğu asker gazi olmuş veya şehit düşmüştü. Yıl 30 Ağustos 1922’ydi işte o büyük gün Türk Milleti’nin kaderinin tamamen değiştiği tarihti. Herkesin varını yoğunu ortaya koyduğu bu savaşı aylar sonra ay yıldızlı şehitlerimizin kanlarıyla sulanmış bayrağımızın hakkını vererek savaşı kazanmıştık. 29 Ekim 1923’te milletimizin yaptığı yardımlaşma ve dayanışma ile herkes birbirine sımsıkı tutunarak, umudumuzu ve inancımızı kaybetmeyerek, vatan sevgimizle bu vatanı kazandık. Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ÜN önderliğinde, Türk Devleti’nin egemenliğine, özgürlüğüne ve bağımsızlığına kavuştuğu ”Cumhuriyet” ilan edildi. Cumhuriyet sayesinde bugün özgürce dolaşıyor, kendimizi özgürce ifade ediyor ve en önemlisi hiçbir ülkenin esareti altında kalmıyoruz. Bu yıl Cumhuriyetimizin 100. yılını kutluyoruz.
Bize Cumhuriyet’imizi armağan ettikleri için başta Atatürk, silah arkadaşları ve onun yanında bu mücadeleyi sürdüren Türk Milleti’ne minnettarız. Sizi hiç unutmayacağız. ”Ne Mutlu Türküm Diyene!”.