Apartmanın bahçesinde kardeşim ve arkadaşlarım ile beraber oyun oynuyorduk. Fakat üstümüzdeki bembeyaz ve pamuk gibi bulutlar yavaş yavaş grileşiyor, hatta siyahlaşıyordu. Bunun üzerine birden yağmur yağmaya başladı. Ardından da bahçeye bir yıldırım düştü. Herkes çığlık çığlığa eve koşmaya başladı. Benim ayağım kaydı ve düştüm. Düştüğümde simsiyah bir deliğin içine doğru ilerliyordum. İçerisi aydınlandığında etraftan korkunç sesler ve değişik yaratıklar geliyordu. Kaçacak bir yer arıyordum ama hiçbir yer yoktu. Yaratıklar kısık sesle sesler çıkarıp etrafımda dolaşıyordu. Bir tanesi bana gül dikeni gibi dişlerini gösterdi. Bana baktıkça ağzından salya akıyordu. Galiba beni yiyecekti. Derken bir anda gözlerimi bahçede açtım. Tepemde arkadaşlarım vardı. Şimdi anladım, meğer koşarken çamura basıp kaymışım ve bir süreliğine bayılmışım. Demek ki o sırada zihnim bana bir oyun oynuyormuş.
ZİHNİMİN BANA OYUNU
(Visited 110 times, 1 visits today)