Uzun bir günün ardından eve gidiyordum yaptığım meslek, garsonluk, beni çok yoruyordu. Küçük yaşlarımdan beri düşlediğim bilgisayar mühendisliği bölümünü kazanmıştım aslında ama babamı 7 yaşımda kaybettiğim için herhangi bir geçim kaynağımız yoktu. Lise bittikten sonra anneme ve 2 tane biri erkek biri kız olan kardeşlerime bakmak zorundaydım. Bu yüzden garson olmuştum çalıştığım lokanta geçimimizi sağlayabileceğimiz kadar fazla para vermiyordu bu yüzden ek mesailere kalıp yetmezmiş gibi birde iş çıkışlarında ayakkabı boyuyordum. Kardeşlerim benden çikolata istedi benim ise ekmek alabilecek kadar param yoktu. Bir markete girdim ve kasiyere şu anda olduğum bataklığı anlattım ve 2 çikolata alabilir miyim dedim? Bana merhamet duyup seç istediğini çikolataları dedi. Ben çikolataları alıp kapıya doğru yol alırken adam beni kasaya çağırdı ve evimin adresini istedi. İlk başta birazcık şüphelenmiştim o yüzümdeki şüpheyi anlayıp bana endişelenme sadece evine arada sırada erzak getireceğim dedi. Sanırım ona çok büyük bir teşekkür borçluydum. Giderken kasiyer bana birazcık değişik şekilde baktı. Sonunda elim ve yüzüm kirli şekilde eve varmıştım kardeşlerime çikolatalarını anneme ise ihtiyacı olan parayı verdim. Üstümü çıkarıp pantolonumu kapımın arkasında duran paslı askıya astım. Marketteki adam bana çok az olsa bile tanıdık geliyordu. Tüm gece yatağın üstünde dönüp dönüp durdum ama uyuyamadım. Birazcık hava almaya bahçeye çıkacaktım. Evimizin kapısından çıktım ve yola doğru yürüdüm pantolonumun arka cebinden yola yırtık bir kağıt düştü. İçini açıp baktım ve bir adres gördüm bu benim dün gittiğim marketin adresiydi. İçimden gelen ses yarın sabah gitmemi söylüyordu aslında mantıklı olan o idi çünkü marketin kapalı olma ihtimali vardı. Ben ise gereksiz fazla heyecanlı bir insandım eve gitsem bile uyuyamazdım. Bu nedenle gitmem gereken yere hızlı ve emin adımlarla gittim market camının üstünde bir not vardı her zaman olduğu gibi heyecandan duramadım ve baktım içinde “Anahtarlar kasanın üzerinde onu al ve arka odanın kapısını aç ve beni uyandır.” yazıyordu. Her dediğini yaptım ve içeri girdiğimde o yoktu. Arkamı döndüm ve tam eve dönecek iken karşıma o adam çıktı. Bana içeri gelmemi söyledi ve özür diledi ilk başta anlam veremedi ama sonra olayı açıkladı aslında o adam beni ve ailemi terk eden adammış. Sinirlenip hızlı bir şekilde marketten çıkarken hızla arkamdan koşup “Oğlum lütfen gel bir şey konuşmamız lazım” dedi. Derin bir nefes alıp ne var diye bağırdım. Bana bütün hayallerini gerçekleştirebilirim dedi. İçimde küçük bir merak oluşmadı değil. Oturup saatlerce sohbet ettik ve konu hayallerime geldi. Hayalim olan bilgisayar mühendisliğini gerçekleştireceğine söz verdi. Yaptı da zaten. Yıllar sonra üniversiteyi bitirdiğimde mesleğime kavuşmuştum. Ailem benden daha mutluydu aslında ve bununla beraber artık kardeşlerime daha iyi bir eğitim sağlayabilecektim. Çalıştığım şirket bana çok iyi bir maaş veriyordu. Eve döndüğümde annemi ölü şekilde buldum artık bıkmıştım bu hayattan yaşamaya tahammülüm kalmamıştı. Bu olanlar niye hep benim başıma geliyor neden sizce? Bence hep nedensizce.
16 Yıl Öncesine Mektup
(Visited 75 times, 1 visits today)