Her sabahki gibi işe gidiyordum. Tam yolda gidiyordum ki omzuma biri dokundu. Bir döndüm karşımda yırtık kıyafetli kel bir adam vardı. Adam bana gür bir sesle, ‘Cüzdanınız yere düştü efendim’ dedi. Ben farkına bile varmamıştım ama yere baktım cüzdanım oradaydı. Adama teşekkür ettim. Günümüzde kimse böyle bir şeyi söylemezdi çoğu insan yerde gördüğü parayı alırdı. O yüzden ben de onu teşekkür amaçlı bir yemeğe götürdüm. Ve bir pizza ısmarladım, adam çok açmış gibi iki dakikada bitirdi pizzayı. Ben kendime istememiştim çok aç değildim. Adam biraz yoksula benziyordu. Ben de acıdım ve cebimden 100 lira çıkarıp, verdim. Adam en başta kabul etmedi sonra ben ısrar edince kabul etti. Adama ismini sordum. İsminin Ertuğrul olduğunu söyledi. Ben evinin nerede olduğunu sordum. Ertuğrul bir anda başını öne eğdi ve cevap vermedi. Ben ısrar edince, evinin olmadığını, dışarıda yattığını söyledi. Üstünde hiçbir şey yoktu ben de üstümdeki ceketi çıkarıp ona verdim. ‘Bugün bende kal’ dedim. Sonra bizim eve gittik. Ertuğrul bizim eve gelir gelmez duş alması gerektiğini söyledim. Ve duş aldı sonra ailesini sordum annesinin ve babasının kim olduğunu bilmiyordu. Üstüne yeni bir şeyler verdim. Saat geçti Ertuğrul’a odasını gösterdim gitti yattı. Benim de uykum gelmişti ve ben de gidip yatmıştım.
Sabah kalkar kalkmaz, onu uyandırmaya gittim. Ertuğrul’un odasına çıkıp bakmıştım yatak bomboştu. Sadece bir not bırakmıştı. Notta şu yazıyordu ‘Beni evine aldığın için teşekkürler Emir’. İşim vardı işe gidecektim ve yola çıktım iş zaten yakındı. İşle evin arası iki dakika sürüyordu. İşe giderken yolda Ertuğrul ile karşılaşmıştım. Ve Ertuğrul’a niye gittiğini sordum. Ertuğrul da; ‘Sana yük oluyorum o kadar işin varken bir de benimle uğraşma’ dedi. Ben de güldüm ve dedim ki ‘Bak sen yoksulsun ama mutlusun ben yoksul değilim ama yalnızım. Senin benim evime gelmen, beni mutlu eder.’ Ve bizim eve yine geldi. Onu eve bırakıp işe gitmiştim. İş geç bitmişti.
Eve döndüğümde Ertuğrul yine yoktu ama yanında paramı da götürmüştü. Götürdüğü para miktarı 300 milyon liraydı. Kimseye güvenmemem gerekiyordu. O parayı bulacaktım. Polise ihbar ettim. Bütün ekip parayı arıyordu. Ertuğrul kayıplara karışmıştı ve çok üzülmüştüm çünkü tam 300 milyon liramı çalmıştı. Ben aslında onun nerede olduğunu az çok tahmin ediyordum. Konuşurken bir yer söylemişti ve oraya gittik ekiple tahmin ettiğim gibi Ertuğrul oradaydı. Niye çaldığını sordum başından beri bana yalan söylüyormuş. Babası yıllar önce vefat etmiş. Annesi de çok hastaymış, ben de bu duruma üzüldüm ve ona annesinin hastane masraflarını benim karşılayacağımı söyledim. Şikayetimi geri aldım ama ona yine de bunun çok yanlış bir şey olduğunu söyledim. Özür diledi. Bir daha yapmayacağına söz verdi. Annesi kısa sürede iyileşti. Ertuğrul ile de çok yakın arkadaş olduk. Ölene dek arkadaşlığımız bitmedi. İyi ve kötü günlerim yanımda hep o vardı, omzuma dokunan hayatım boyunca dokunmaya devam etti.