“Ya istiklal ya ölüm!” demişti Ata’mız Kurtuluş Savaşı’na başlarken. Türk Milleti de istiklali için ölümü bile göze alarak mücadele etti. O neslin büyük fedakarlıkları sayesinde bugün özgürce yaşıyoruz biz.
Kurtuluş Savaşı ile bitmemişti Mustafa Kemal Atatürk’ün mücadelesi. Yurdumuzu işgal eden düşmanlarla savaşıp onları yurttan atmak yeterli değildi istiklal için. Eğitim gerekiyordu, adalet gerekiyordu, sağlık için hastaneler, doktorlar, hemşireler gerekiyordu. Üretim gerekiyordu. Tüm bu gereklilikler için de Cumhuriyet gerekiyordu. 29 Ekim 1923’te cumhuriyetin ilanıyla Türkiye Cumhuriyeti’nde herkes eşit birer vatandaş oldu. İnsani tüm haklara sahip oldular. Eğitim hakkı, sağlık hakkı, kadın hakları… Bu haklar sayesinde okuyup birer doktor, hemşire, öğretmen, mühendis, bilim insanı oldular. Bu milleti büyüten ve yükselten en önemli şey cumhuriyet oldu.
Cumhuriyet demek anlayışı hür, vicdanı hür insanlar demektir. Sanat ve bilim özgür toplumlarda gelişir. Cumhuriyetin ilanından sonra Türkiye’de sanat ve bilim alanlarında çok önemli gelişmeler yaşandı. Önemli sanatçılar ve bilim insanları yetişti. Spor dallarında dünya çapında önemli başarılar elde eden sporcular yetişti.
Cumhuriyet, haklarımızı da önemsedi. Mesela kadınların özgürce giyinmelerine, eğitim görmelerine, özgürce kendilerini ifade edebilme ve istedikleri işleri, aktiviteleri yapmalarını sağladı.
Cumhuriyeti ilan etmekle bitmemişti Mustafa Kemal Atatürk’ün mücadelesi. İnkılaplar yaptı arka arkaya. Türk Milleti’ni çağdaş toplumlar seviyesine çıkarmak için.
Kurtuluş Savaşı’nı kazandığı için Mustafa Kemal Atatürk’e minnet borçluyuz. Ancak asıl minnetimiz cumhuriyeti ilan ettiği ve Türk Milleti’ni çağdaş medeniyetler seviyesine çıkardığı için olmalıdır. Unutmayalım ki cumhuriyet kuşakları, Türkiye Cumhuriyeti’nin büyük ve güçlü olması ile bizi, milletimizi ve Türkiye Cumhuriyeti’ni ebediyen koruyacaktır.