Cumhuriyet çanları çalmıştı yine bu yıl. Bu yılın diğer yıllardan farkı yüzüncü yıla ayak basmış olmamızdı. Ay yıldızlı bayraklar bu yıl ayrı bir ihtişamla sallanmıştı. Geçmişin izlerini, zaferlerini ve etkilerini he yıl olduğu gibi bu yıl da şerefle yansıtmıştık. Yüz yıl önce halkımızın çektikleri zorlukları, kayıpları anıp ağlamıştık. İnsanların bu bayramı coşkuyla kutladıklarını görmek çok mutluluk vericiydi. Milletimizin kazandığı bu büyük zafer büyük bir kutlamayı hak ediyordu. Aylarca, yıllarca zorluk çekip yine de umutlarını kaybetmemeleri sonundaki zaferi çok özel kılıyordu.
Cumhuriyet ilan edildiğinde insanların yüzündeki gülümsemeleri, coşkuları sadece hayal edebiliyordum. “Günümüz insanları bunu yaşasaydı nasıl tepkiler verirlerdi?” diye düşünmeden edememiştim. Belki de günümüz teknolojisinde bu zorlukları daha kolay atlatırdık, kim bilir? Bu yılı özelleştirmek isteyen kişilerin hepsinin umutla ve daha çok coşkuyla birbirlerine güldüklerini görmüştüm. Atamızın yaptıklarından gurur duyuyor ve bunu ne koşulda olursa olsun devam ettirmek istiyor gibi duruyorlardı.
Askerlerimiz giyecek kıyafet, yiyecek, içme suyu gibi temel ihtiyaçlarını karşılayamazken vatanlarına besledikleri aitlik duygusu onları güçlü kılmış ve savaşmaları için gereken gücü onlara vermişti. Bu eksikliklerin giderilmesi için kadınlarımız yiyeceklerini ayırmış, kumaşlardan kıyafet dikmiş ve hepsini askerlerimize bağışlamışlardı. Yeni doğmuş bebeklerine sardıkları bezleri eşya taşımak için kullanmışlardı. Bezlere sardıkları savaş malzemeleriyle kilometrelerce yol gidip askerlere erzak yetiştirmişlerdi. Bunların sonucunda ise milletimize yakışan bir zafer kazanmışlardı.
Kazanılan zaferle beraber Cumhuriyet ilan edilmişti ve ülkemize özgürlük ve yenilik getirmişti. Yazıda kullanılan harfler yerine Türk alfabesi gelmiş ve kullanılmaya başlanmıştı. Kıyafetler modernleştirilmiş ve bazı sınırlamalar ortadan kaldırılmıştı. İnsanların birbirini daha iyi hatırlayabilmesi ve karışıklıkların kalkması için soyadı kanunu çıkarılmıştı. Eğitim adilleştirilmiş ve modern eğitim için çalışmalara başlanmıştı. Yapılan bu yenilikler şu anki Türkiye’nin oluşmasının temelleriydi. İnsanların özgür olmasının, istedikleri gibi giyinebilmelerinin, düşünce özgürlüğünün, kaliteli eğitimin, kadın erkek eşitliğinin ve demokrasinin olmasını bu yeniliklere borçluyduk.
Her geçen yıl halkımız gittikçe gelişmiş, emin adımlarla Atamızın yolundan ilerlemeye devam etmiştik. Tam yüz yıl sonra hala Cumhuriyetin ilk ilan edilişini ve o zamanki duyguları anıyor ve anlatıyoruz. Ülkemizin demokratik ve güçlü Türkiye oluşu, eminim hiçbir zaman değişmeyecek. Biz gün ülkemizi yabancı ellerden kurtarmamız gerekirse yapabileceğimiz bütün fedakarlıkları yapıp buradaki özgürlüğümüzü asla başkalarına teslim etmeyeceğiz. Sonuçta ihtiyacımız olan tek şey damarlarınızdaki kudrettir.
“Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istikbal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur” Mustafa Kemal Atatürk